24 Şubat 2015 Salı

Kuş Gözlem Atölyesi ve İmza Günü

Doğanın içindeyiz. Biraz önemseyerek bakmamız yeterli. Doğanın şarkıcısı kuşları dinlemek, uçuşlarını seyretmek ise iyi bir başlangıç olabilir. Uçuşlarındaki edayı, davranışlarındaki inceliği, tüylerindeki renkliliği görmek sizleri gerçeğin muhteşemliğinin içine çekecek. Gelin ağaçlardan gökyüzüne, gökyüzünden denizlere yayılmış Anadolu kuşlarıyla tanışalım.

7 Mart Cumartesi, 15:00
NHKM İstanbul 


1 Şubat 2015 Pazar

Bilimin ahenkli dili

Çocuklara yönelik kitap yazma düşüncem bir yanıyla onlarla yaptığımız bilim atölyelerinin bir ürünü… Diğer yanıyla ise bilim alanında ve doğada yaşanan sorunların yaygınlaşması ve süreklileşmesine karşı erken yaşlarda bilinçlenmeye katkı sağlamak için… Doğanın ve aklın özgür kalması için yeni, özgün yollar aramak benim temel motivasyonum.

“Doğadayım” dizisinin ortaya çıkmasındaki ana fikir, doğada yaşayan farklı canlılara dikkat çekmekti. Canlıların diğer canlı ve cansız doğayla ilişkisel bütünlüğünü gösterebilme ekseni etrafında dolandım. Bunun için bilimsel bilgi ve gözlemin yazı ve çizimlerle aktarılmasını sağlamaya çalıştım. Çizer ile bu düzlemde bir diyalog kurduk. Ama kitabın bir ansiklopedi gibi salt bilgilendirici olmaması, bunun yerine okuyanın gerçeğin kendisi üzerine düşünmesini, merak etmesini sağlatması gerekiyordu.



Ve tabii doğanın insanla ilişkisi önemli. Bu noktada edebiyat giriyor devreye. Doğaya baktığımızda hissettiğimiz duygulanımın ifade edilişi edebi biçimi çağırıyor. Aramızdaki ilişkinin ilerleyişine dair düşünsel gelişimi ise yine yazılı dilin gücüyle anlatmak mümkün.

Bu seriyi okurken kimi yazarların kitaplarına referans verildiğini göreceksiniz. Artık hangi edebi eser, okuduğum bilimsel bir yazıyı ya da doğa gözlemi anlarımı hatırlatıyorsa ya da tam tersi gerçekleşiyorsa oradan ilerliyorum. Cemal Süreya “aritmetik iyi, kuşlar pekiyi” dediğinde, benim aklımı “neden kuşların çeşitlerini bu kadar az kişi biliyor” fikri kurcalamaya başlıyor. Nazım Hikmet’in “Memleketimden İnsan Manzaraları”nı okuduğumda “neden yakın akraba türlerin yaşam süreçlerini bilmiyoruz” diye düşünmeden edemiyorum.

Burada tekrar bilimsel verilere dönüyoruz. Yaşamın tarihini, evrimsel süreçleri ne kadar biliyoruz? Doğanın devinimiyle ortaya çıkan biyolojik çeşitliliğin ne kadar farkındayız? Bu çeşitliliğin ürettiği zengin olguların düşüncelerimizi şaşırtacak boyutlarıyla tanıştık mı? O zaman gerçeklerle tanışmak, doğanın olasılıkları üzerine düşünmek için öykülü, şiirli kitaplar yazılsın.


“Bizim Kuşlar” kitabı özelinde söyleyebileceğim ise Anadolu coğrafyasında geçiyor, zaman gerçek zamana eş, karakterler sakadan yelkovana, ibibikten ebabile dek uzanıyor. Hatta dinozorlara bile rastlayabilirsiniz ama bunu için kitabın sonunu beklemeniz gerekiyor.

Ayrıca metin içerisinde birçok soruya cevap bulabilirsiniz ya da bazı sorular aklınızı kurcalayabilir. Hangi kuşu nerede, hangi mevsimde görebiliriz? Kuşların görünüşlerindeki farklar, davranışlarındaki farklar nelerdir? Gece gündüz demeden kuşlar sürekli uçabilirler mi? Uçmak yerine yüzen, koşan kuş hangileridir? Tüyler bir tek kuşlarda mı bulunuyormuş? Dişsiz bir gaga mükemmel olmasa da kullanışlı mıdır? Cevaplar genç okurlardan gelsin.

Kitaptaki çizimlerin kuşların gerçek halleriyle örtüşmesi, ahenkli yazıların dile dolanması çocukların yolda yürürken kitapsız dahi kuşları tanımasını kolaylaştırabilir. Ama yine de size, doğa gezisine çıkarken ya da kent içinde turlarken kitabı yanınıza almanızı ve çocuklarla kuşları incelemenin keyfini sürmenizi öneririm.